NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
آدَمَ
وَعُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُوسَى عَنْ
حَسَنِ بْنِ
صَالِحٍ عَنْ
خَالِدِ بْنِ
الْفِزْرِ
حَدَّثَنِي
أَنَسُ بْنُ
مَالِكٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ
انْطَلِقُوا
بِاسْمِ اللَّهِ
وَبِاللَّهِ
وَعَلَى
مِلَّةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
وَلَا
تَقْتُلُوا
شَيْخًا
فَانِيًا
وَلَا طِفْلًا
وَلَا
صَغِيرًا
وَلَا
امْرَأَةً
وَلَا تَغُلُّوا
وَضُمُّوا
غَنَائِمَكُمْ
وَأَصْلِحُوا
وَأَحْسِنُوا
إِنَّ
اللَّهَ
يُحِبُّ
الْمُحْسِنِينَ
Enes b. Malik (r.a.)'den
demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın ismiyle
Allah için ve Allah Resulünün dininde (sebat ederek) savaşa çıkınız, aciz
kalmış ihtiyarları, buluğ çağına ermemiş çocukları ve kadınları öldürmeyin,
ganimete ihanet etmeyin ganimetlerinizi toplayınız, (halinizi) düzeltiniz,
ihsan ile muamele ediniz. Çünkü Allah ihsan edenleri sever."[Bakara 195]
İzah:
Cihaddan maksad
Allah'ın ismini yaymak ve yüceltmek ve buna mani olan güçlerle savaşmaktır. Bu
hikmete bağlı olarak Hz. Nebi, cihada giden askerî birliğe ve onun kumandanına
cihadın gayesini hatırlatmak için önce savaşa Allah'ı anarak, ismini zikretmek
suretiyle ondan yardım dileyerek ve sadece onun dinini yüceltmek için savaşa
çıkmalarını ve her zaman olduğu gibi savaş süresince Allah'ın ve Rasûlünün
yolundan ayrılmamalan emretmiştir. Özellikle muharip sımfdan olmayan âciz
ihtiyarlarla, daha ergenlik çağına gelmemiş çocukları ve. kadınları
öldürmemelerini ganimet mallarından hisselerine düşenle yetinip hırsızlık
yoluna gitmemelerini, hal ve davranışlarını ıslah edip müslüman kardeşleriyle
ve kâfirlerle olan münâsebetlerinde ihsandan ayrılmamalarını hatırlatmıştır.
Hadis sarihlerinin
ifadelerinden anlaşıldığına göre harpte öldürülmeleri yasaklanan ihtiyarlardan
maksat, savaşa gücü yetmediği gibi düşman kuvvetlerinin cesaretini artırmak
için dellalhk yapmaya ve feryadu figan etmeye, harp hilelerini icraya gücü
yetmeyen ve düşman kuvvetlerine akıl ve tedbir öğretenlerden olmayan
İhtiyarlardır. Fakat bu hususlara gücü yeten ihtiyarlar da diğer muharipler
gibi öldürülürler. Çünkü bu özellikteki ihtiyarlar feryat ve figanlanyla
düşmanları müslümanlar üzerine kışkırttıkları ve müslümanların işlerini
zorlaştırdıkları için muhâribler sınıfından sayılırlar. Nitekim Hz. Nebi de
yüzyirmi yaşındaki bir rivayete göre, yüzaltmış yaşındaki Düreyd b.
es-Sâmme'yi düşmana akıl hocalığı yaptığından dolayı öldürmüştür. İmam Şârânî
el-Mizanü'1-kübra'da mezheb imamlarının dördünün de bu görüşte olduklarını
söylemiştir. Ancak İmam Şafii'nin benimsenen görüşüne göre ihtiyarlar her
bakımdan aciz de olsalar harpte öldürülürler.
Metinde geçen,
" = küçük" kelimesi, " =
çocuk" kelimesinden bedel veya atf-ı beyândır. Bu bakımdan biz
"tıflen vela sağiran" kelimelerini "buluğ çağına ermeyen
çocuk" diye tercüme ettik. Bu ifâdeye göre harpte erginlik çağına gelmeyen
çocukları öldürmekde yasaklanmıştır. Çünkü erginlik çağına gelmeyen çocuklar
muharipler sınıfına dahil değildir. Fakat çocuğun bizzat harbe iştirak etmesi
ya da hükümdar olması halinde düşman kuvvetlerinin önemli ölçüde işlerine
yarar. Bu bakımdan İslam uleması harbe iştirak eden veya düşman kuvvetlerine
başkanlık eden bir çocuğun harpte öldürülebileceğine hükmetmişlerdir.
Bu mevzuda Hattâbî
şunları söylüyor:
"Harpte kadınların,
çocukların öldürülmesinin yasaklanmasını iki şekilde anlamak mümkündür:
1. Bunları esir
aldıktan sonra öldürmek yasaktır,
2. Esir almadan önce de
esir aldıktan sonra da öldürmek yasaktır.
Öldürülmeleri yasaklanan
çocuk ve kadınlardan maksat, savaşan düşman kuvvetlerinin içine katılmayan,
çocuklar ve kadınlardır. Fakat düşman muhariplerinin arasında bulunurlar da
bunları muhariplerden ayırmak mümkün olmaz ve onları öldürmeden düşman
kuvvetlerini imha etmek mümkün olmazsa o zaman çocuklarla kadınlar da
öldürülür. Düşman kuvvetleri arasında savaşmadıkça kadını öldürmek caiz
değildir. Fıkıh ulemasının çoğunluğu bu görüştedirler. İmam Şafii'ye göre
savaşmaya gücü yeten çocukları öldürmek caizdir. el-Evzai ile İmam Ahmed de bu
görüştedirler. Harbe katılmayan rahiplerin öldürülüp öldürülmeyeceği konusu
ulema arasında ihtilaflıdır. İmam Mâlik ile rey ehline göre onları öldürmek
caiz değildir. İmam Şafii ise, müslümanlığı ya da cizye vermeyi kabul
etmemeleri halinde öldürülürler. Rey ehline göre düşkün ve âciz ihtiyarları
öldürmek caiz olmadığı gibi kör ve kötürümleri öldürmek de caiz değildir. İmam
Şâfiiye göre ise, bunların hepsi öldürülebilir.
Nebi Efendimiz bu
hadisinde ayrıca düşmanlara karşı da ihsanla muamele etmeyi emir buyurmuştur.
Bilindiği gibi ihsan, iyilik etme, yapılması uygun olan bir hayrı yapma
demektir. İhsan adaletten daha üstündür. Harpte düşmana karşı yapılacak ihsan,
onları kulaklarını burunlarını keserek Öldürmekten ve sebepsiz yere ekili ve
dikili arazilerini tahrib etmekten kaçınmakla ve benzeri davranışlarla olur.